25 Haziran 2014 Çarşamba

Bayıltan Sıcaklar

Normalde evden çok çıkmamaya dikkat ediyorum. Çünkü başıma gelecekleri biliyorum. Neyse kitap almaya gidiyim dedim otur otur sıkılıyor insan neticede. Allahım dışarı çıktığım anda boncuk boncuk terlemeye başladım. Zaten bu küçücük şehirde 3 tane kitapçı var hepsini tek tek gezdim..

Gezmez olaydım.  Yemin ederim eve gelirken kendi kendime yeminler ettim. Bir daha asla öğlen dışarı çıkmıycam. Burdan arkadaşlarıma sesleniyorum.  Plan filan yapacaksanız akşam yapın öyle gelirim.

Ya bir de yolda 3 arkadaş gördüm. Nasıl bir salaksam üçüyle de güneşte konuştum.  Gölgede konuşmak aklıma bile gelmedi.  Beynim hamur oldu bildiğin.

Bir de ben de öyle bir şans var ki bir yere gittiğimde ya ayakkabı ayağımı vurur ya da pantolon sıkar.  Bu sefer de sürekli tek omuz taktığım çanta düştü. Anlamadım omuzlarım mı küçüldü. .

Şimdi evdeyim. Klimalı pijamalarımı giydim, limonatamı aldım,  balkonda yatıyorum. Ama bir daha hiçbir güç beni sıcakta dışarı çıkaramaz.

Afedersiniz ama musait yerlerimden alevler çıkararak geldim eve... Çok sıcak çok

23 Haziran 2014 Pazartesi

Ya Bugün Son Gününse??


Bu hayatta her şeyi düşünürüz evvelden. Evleneceğimiz kişiyi,düğünümüzü, çocuklarımızı her şeyi ama her şeyi önceden düşünürüz.  Sadece bunların hepsinin bir sonu olacağını düşünmeyiz. Sonumuz belki uzak belki yakın. Ya bugün son gününse??

Biliyorum derken bile ürperiyor insan o zaman içimizde ukte kalmasın her şeyi gönlünüzce yaşayın.  Mesela benim planlarım var

Ölmeden önce mutlaka hocalar konuşmak isteyen çıkabilir dediğinde öylece terk etmek istiyorum orayı

Ölmeden önce sevdiğim bir futbolcunun maçını stadyumda izlemek istiyorum.  Orda hunharca bağırıp stresimi de atacağım.

Ölmeden önce salıncakta sallanırken bir anda atlamak

Ölmeden önce bir anda karar verip seyahata çıkmak (biraz elit tabaka işi ama olsun)

Ölmeden önce biriyle saç başa karakolluk olacak derecede kavga etmek istiyorum

Ölmeden önce anne olmak istiyorum.

Ölmeden önce ailemi gururlandırmak istiyorum.

Ölmeden önce yapamayacağımı bildiğim halde paraşütle uçmak istiyorum

Ölmeden önce mutfakta ailem için yemek yaparken kocamın bana belimden sarılmasını istiyorumm.

En önemlisi ölmeden önce bana kırgın birinin olmadığını bilmek..

22 Haziran 2014 Pazar

Okula Yeni Gelen Kız Şansı

Durdum durdum yine dizilerle ilgili bir şey aklıma geldi.  Şimdi bu kız dizilerle ilgili yorumları yapıyo yapıyo peki izliyor mu acaba diye düşünebilirsiniz. Valla öyle bir izliyorum ki en son dizi reklama girsin diye beklerken mesanem patlayacaktı.

Bu sefer şöyle bir şeyi fark ettim. Bu durum bizim türk dizilerinde de yabancı dizilerde de aynı. Allahın emri sanki gençlik dizisi dendi mi bu mutlaka olacak diye bir kural var sanırım.

Durum şu okula yeni bir kız geliyor. Okulun en popüler kızı buna gıcık oluyor buna türlü türlü oyunlar yapıyo. Sonra bu popüler kızın sevgilisi de tabi okulun en gözde erkeği peki bu oğlan napıyo?? Yeni gelen kıza aşık oluyo bununla sevgili oluyo diğer kız çıldırıyor tabikii. Sonra yine bir sürü olaylar olaylar derken lise bitip gidiyor...

Ya ben kendi adıma konuşayım ben yeni bir okula gitsem bırak bi kızla kavga etmeyi sıradan dışarı adımımı atmam. Yapamam biliyorum zaten öyle hemen kaynaşan biri değilim biraz soğukluk var. Ama bak gerçekte de böyle kızlar var onlara ciddi ciddi saygı duyuyorum.

Bu okula yeni gelen kızlar her zaman okuldaki en iyi ve en popüler oğlanı kapmak için yeminli oluyorlar herhalde. Daha okula adımını atar atmaz kendine aşık ediyor. Haspam nolcak!

Ben en çok o en popüler kıza üzülüyorum ya bir anda pabucu dama atılıyor.  Garibim daha dün herkesin dedikodusunu yaparken şimdi yanında gezdirdiği yandaşları bile onun dedikodusunu yapıyor olacak. Peki bu kızın günahı ne ??

Bu popüler kızımız türlü türlü oyunu öyle bir hazırlıyor ki gören "aha bu sefer faka bastı o kızın sonu geldi" diyor. Sonra bi bakıyorsun kız kendi kurduğu tuzağa kendisi düşüyor. Diğer iyilik meleği kızımız avcı, popüler kızımız av olmuş oluyor. Olmaz ama böyle bir kere de şaşırtın ya ben bıktım bu iyilerin kazanmasından...

Hem ben selena'da da hadesi tutardım.. Kötüler daha samimi geliyor bana...

21 Haziran 2014 Cumartesi

Haremimi Yayınlıyorum

Şimdi gün boyu sıkıldım sıkıldım kendime bir harem yapma kararı aldım. Şimdi bazılarını bilerek koymadım gözünüz kaymasın diye. Ya ama ben bu resimleri birleştirirken bile nasıl oldum anlatamam. Gerçekten böyle "insanlar" var mı? Dedim kendi kendime.

Ya biraz fazla mı abarttım ama abi çok iyi ya off off.

Ben susuyorum resimler konuşsun. Ama bir ricam var kızlar resimlere 30 saniyeden fazla bakmayın!!

Işte haremim...










Hadi yine iyisiniz gözleriniz bayram etti. Bi dua edersiniz artık bana..

Konuşma Sonu ----

Her muhabbetin bir sonu vardır. Tamam ama alttakileri görünce bozulan tek kişi ben miyim ya?? Nedense o zaman çok mu sıkıcı biriyim diye düşünüyorum.

Işte muhabbeti bitiren cümleler








20 Haziran 2014 Cuma

Ahh Ablam Ahh

Geçen yazıda kısaca söylemiştim ablamı kıskandığımı. Bunu belki de ilk kez sesli söyledim bu kadar cesur bir şekilde. Ya şimdi ablamın bu blogdan haberi yok peki ileride olacak mı bilmiyorum bu yazıyı okuma ihtimalini düşünerek de olsa yazıyorum.

*Benim ablamla aramda 6 yaş var. Bana göre baya jenerasyon farkı var gibi geliyor ama aslında öyle değil.      

*Ablamı isminden bile kıskandığım oldu bir zamanlar. (Artık onu geçtim tabi). Onun adı hep daha güzel gelmiştir bana benim ismime göre: dilara. Bu arada kendi ismimi söylemiycem. Ama yani öyle güzel bir isim değil bence.

*Ablam anneme benzer ben babama. Sadece dış görünüş olarak değil davranış olarak da. Tabiki babamı da canım kadar severim ama annemin dış görünüşü huylarıyla kıyaslanınca neden neden  demekten kendimi alamıyorum.

*Ablam her zaman başarılı biri olmuştur. Hayatı boyunca karnesinde beşten başka not olmayan birinden bahsediyoruz. Ondan sonra da tıp fakültesini kazanınca ben oldum "senden nefret ediyorum gerizekalı" diye dolaşan biri.        

*Bak ablama lisede gerçekten hayrandım. Kız bildiğin davul olmuştu. Geceleri makarnalar tatlılar yapıp yerdik çok iyiydi be o zamanlar.. Şimdi o gelince pilates yapmaktan bıktım. Nefes al ver.. püüüh (bir de sinir oluyorum kadına)      

*Ya benim ablam baya sert biriydi eskiden şimdi bildiğin arkadaş gruplarıma girmek için kendini parçalıyor. Dışarı çıkmak bir zulüm benim için.  Ben ona gelemezsin dedikçe bir çizmeli kedi bakışı var. Kız vicdanıma tekme atıyor bildiğin.

*Ben 7 yaşlarında komşumuzun torununa aşık olmuştum. Yanılıp yinilip ablama anlattım bunu. O günden sonra 3 yıl boyunca tehdit edildim. Olur olmadık yerde imalı bakışlar,bana çocuk hakkında sorular sormalar ve daha neler neler. Daha sonra ben bu zulümden kurtulmak için gittim anneme her şeyi dedim. Annemin bana verdiği cevap şuydu :
Ben anlamıştım zaten çok belli ediyorsun
Ulan ben ondan sonra bir ağladım bir ağladım. Ben o kadar yıl tehdit içinde yaşadım istediği her şeyi yaptım ablamın. Niye? Anneme söylemesin diye. Sonuç annem zaten anlamış.. O gün bu gündür ablama demeden önce her şeyi gider anneme söylerim. Üzgünüm diloş ilişkimizi sen bu hale getirdin.
                     
Yukarıda kendi kendime itiraflar yaptım.  Ama şunu demeliyim ki ablam benim için bu hayattaki en önemli varlığımdır.

Hep düşünürüm bana ileride annelik babalık yapacak yegane kişidir. Ondan başka kimsem yok. Ne kadar kızsam da gurur duyarım benim ablam olmasından.
Üzgünüm hiçbiriniz benim kadar şanslı değilsiniz..

Tam Bir Hayvanım

Allahım ben tam bir hayvanım yani ama öyle böyle değil katıksız. Aslında annemle aram hep iyidir o beni anlar hep en azından hiçbir zaman diktatör korktuğum bir anne olmadı. Ben de hep onu mutlu etmeye çalıştım hayatım boyunca. Neyse işte benim teyzeler filan oturuyoruz hep beraber konu benim tembelliğimden açıldı.  Ama gören beni evde koala gibi yatan bir şey sanacak tamam bazı günler öyleyim. Off tamam yalan yok çoğunlukla öyleyim ama bazen içimden gelince temizlik de yaparım yemek de.. Allahım annem teyzemgile bir dert yanıyo gören evde mikrop üreten bir yaratık sanacak beni bu kadarı yetmezmiş gibi yılda toplam 3 ay evde olan ablamı övünce benim kafam attı. Ya kendime bile demeye korkuyorum ama ben baya baya ablamı kıskanıyorum bunun nedenleri bir sonraki yazımda anlatıcam.

Neyse işte ben anneme herkesin içinde öyle bir kızmışım ki allah belamı versin yani. Baktılar ben coştukça coşuyorum hemen konu kapatıldı. Eve geldik benim nur yüzlü annem bir anda ağlamaya başladı.  Zaten hep çok hassastır resmen gözyaşları gözlerinin ucunde bekler. Ama benim yüzümden nasıl ağlıyor başladım ben de ağlamaya yetmedi kendime olan sinirimi dindiremedim saçımı başımı yoluyorum. Artık nasıl delirdiysem annem durdurdu beni. Ben hala vicdan azabı çekiyorum.  Sanki annemin kalbinden silinmişim gibi geldi bi an. Sonra oturdum anneme sarılıp ağladım ağladım en son anneme yalvarırken buldum kendimi. Tabiki dayanamadı affetti hemen beni. O anda ne kadar aciz bir varlık olduğumu fark ettim. Etrafımda anne özlemi çeken arkadaşlarım varken benim yaptığım tamamen bencillikti. Kendi kendime o anda dedim ki umarım benim evladım da beni bu hale düşürür de ben o zaman annemin beni tamamen affettiğini hissederim. Yoksa hep bu anı düşündükçe vicdan azabı çekeceğimi biliyorum. Belki de annem unuttu yaptığımı. Onun kalbi böyle bir şeyi barındırmaz.
Demem o ki kıymet bilmiyorum, bilmiyoruz. Ancak onu kaybettiğimiz zaman farkına varıyoruz sevgimizin.
Annem özür dilerim

19 Haziran 2014 Perşembe

Dünya Kupası Heyoo!

Dünya kupası sayesinde iyi bir fanatik oldum çıktım.  Tabiki erkekler gibi böyle daha pozisyon olduğu anda "ofsayt" filan diye bağıramıyorum ama kendimce isimleri olayları takip ediyorum. Ama en çok 3 şey dikkatimi çekiyor

Ya şimdi birincisi kamera insanlara çevrildiği anda insanlar hemen büyük ekrandan kendilerini görüyorlar ve başlıyor orda çılgınca hareketler. Ya bak ben eminim orda olsam kameranın beni çektiğini görsem kesin utanırım ve o kamera beni en tipsiz halimle çeker bundan eminim.

Saha kenarında maçı en yakından izleyen foto muhabirlerine o kadar özendim ki ya adamlar ne güzel gayet rahat hem iş yapıyor hem de mis gibi maç izliyor. Valla düşünmedim değil ben bu işi.

Son olarak maçı sunan trt muhabiri neden vazgeçmeden maç arasında dizi reklamı yapıyor.  Ya adamcağıza biri söylesin artık bütün sosyal medya dalga geçiyor belki haberi yoktur valla ben üzülüyorum onun yerine. Abicim joker programını izlemiycez yorma kendini ya.

Bu 3 şeyi söyledim.  Şimdi baktım biraz araştırma yaptım ileri yıllardaki dünya kupaları nerde olacak diye. Rotamı belirledim 2022'de Katar'daki dünya kupasına gidicem. Hem orda gider maçları izlerim hem de ordaki zenginlerden birini buldum mu kendime asıl şampiyon ben olurum. O zaman hedef 2022 Katar!!

İlişkisiz Asla Diyenler

Böyle ilişkisiz yapamayan tipler vardır illa biriyle sevgili olacak illa birine aşkım cicim diyecek tipler. Ya tamam bir insanın sevgilisi olması güzel bir şeydir ama böyle daldan dala biri bitti mi diğeriyle takılan tipler hiç güzel değil. Bunları çok uzaktan bile anlarım hemen. Konuşurken bi samimiyetsizlik nerden yalan söylesem modu vardır.  Şimdi o tiplere diyeceğim birkaç şey var.

Sevgilin vardır çok mutlusundur her yere onla ilgili yazılar resimler atarsın hatta ilişkin zarar görmesin diye kız/erkek arkadaşları imha edersin. Etrafında başka kimse olmaz. Buraya kadar yine iyi. Gel gelelim sen bu tipten ayrıldın sonra? Sonrası arkadaşları geri edinme çabaları. O zamanlarda ne yalakalıklar ne şaklabanlıklar yaparsın 2 gün kanka seni seviyorum,  herkes yalan bi kankam gerçek diye dolanırsın ama...

3. gün başlarsın etrafa bakınmaya. Hemen piyasadan uzak kaldığın zamanlarda olan biteni o ölüp bittiğin kankandan alırsın haberleri. Kim kimle çıkıyor noldu bitti. Ondan sonra bi hedef seçersin, bu sefer hoop onla bir ilişki.  Hemen ilişki başlangıç tarihi eskilerin görüleceği yerlere yazılır, sinirden gebersin diye..

Eee kardeşim sen her şeyi çok hızlı yaşamıyon mu demek de bana düşüyor. Sen daha önce ayrıldığın sevgilinin acısını  ahmet kaya kum gibi dinlemeden atlatırsan ileride tökezlersin benden söylemesi.  Bi öncekini sindir ya bi düşün taşın ne yaşadın ne bitti. Bi kere hemen numarayı silmezsin zaten gizliden ara ne yapıyor bir öğren.  Ama yook sen hemen ilişkiye atılırsan olmaz acıyı da yaşa kardeşim..
Sonuçta Sezen ablamız ne demiş :
Acıdan geçmeyen insan biraz eksiktir (insan yerine şarkı diyor ama olsun ya duruma göre hareket edelim)

Yemin Ederim ki

Biz Türkler cidden çok değişik samimi bir milletiz. Bizde öyle yeminler varken söylerken kendimizi öldürüyoruz bildiğin.

İki gözüm önüme aksın  
Allah çarpsın
Şurdan şuraya gitmek nasip olmasın
Annemin yüzünü görmek nasip olmasın
Ölümü gör
Ekmek kuran çarpsın

Şu an bu kadarı aklıma geliyor ama daha neler neler var. Ya bir yemin ediyoruz ama daha ederken kendimize inandırmak için binbir takla atıyoruz. Bir insan karşısındakini inandırmak için neden Allah çarpsın deme ihtiyacı duyuyor ya? Bu kadar mı birbirimize inanmıyoruz? Kendimizi güvenilir inanılır biri yapmak için neden bu kadar büyük sözler söylüyoruz? Ya valla bu konuya hiçbir zaman açıklık getiremiycem sanırım ama yapmayın ya bu kadar yeminler sözler bizi aşar. O kadar abartmayın boşver inanan inanır.  Bu ne ya seni inandırmak için bir gün cidden çarpılıp gidicem. Etmiyorum bir daha saçma sapan yere yeminler

17 Haziran 2014 Salı

Ay Bayılazam

Bana arada bir geliyorlar demiştim hani. Hah işte şu son 2 gündür tam o moddayım. Her şeye bir atar bir kavga çıkarma isteği var içimde. Onun için de 2 gündür buralara uğramıyordum.

Bu nasıl bir bunalımsa bugün tüm gün boyu yattım.  Saydım tam 8 saati sadece yatarak elimde telefonla internette gezerek geçirmişim, boynum ağrımasaydı eminim bu uzar giderdi.

Tabi bu kadar uyuşukluğumun yanında sadece dünya kupasını takip ediyorum.  Oldum tam bir fanatik. Tabi bunun sebeplerinden biri sevdiğim futbolcuları görebilme imkanı yatıyor.  Allahım ama öyle böyle değil 7deki maçtan tut gece 1deki maça kadar hepsini izliyorum aralardaki boşluklarda da hep ntv spora bakıyorum. Yorumları takip ediyorum, kafama bir şey mi takıldı hop hemen google'da araştırıyorum.
Biliyorsunuz ki tam bir Ronaldo hayranıyım.. Dünkü maçtan bahsetmek istemiyorum. Maçı izlerken saçlarımı bir yolmuşum gören beni kavgadan çıktım zanneder. (Bu arada twitter hesabımda maç hakkında kötü yorum yapan herkesi spamladım, nasıl bir manyaksam)
Neyse maç konusuna arada geleceğim

Evet nerde kalmıştım.. Hah evde deliriyorum. Havalar da zaten öyle bir bunaltıcı ki yağmur mu yağıyor ben hemen uyuyorum. Anlayacağınız bir tarla bostan yan gel yat osman..

Hadi yattın uyudun internette dolandın bunları anlarım.  Peki oturup ne kadar boktan şey yaptıysam onları düşünmek sonra da kendimi cezalandırmak niye? Allahım ben nasıl bir sadistim ya kendi kendime zarar veriyorum. Büyük bir psikolojik bunalım yaşıyorum bu sırada. .

Psikolojik durumumdan bahsettikten sonra biraz da fiziksel halimden bahsetmek istiyorum.  Saçlarım ibrahimoviç topuzu (futbolla alakalı olduğumu belli ediyorum) yüzümü çitilememe rağmen çıkmayan akmış rimel (ulan max factor senin yüzünden çingene gibi dolaşıyorum) sıkıntıdan kafamın içi mayın tarlasına döndü. Günde kaç kere yaralarımı kanattığımı sayamadım. Ha bir de köküne kadar yenmiş tırnaklar. .

Bir an önce bu gidişata bi dur demem lazım ama o kadar tembelim ki onu yapmaya bile üşeniyorum.

Neyse üçlü koltuğum beni bekler soğumadan yatayım.

16 Haziran 2014 Pazartesi

Güzel Şeyler

Sözlerin filmlerin etkisinde çok çabuk kalan biriyim. Geçen gün bir söze rastladım. Gerçekten uzun zamandır beni bu kadar etkileyen bir söz görmemiştim.


Ben böyle geçmişi sürekli düşünüp sürekli geçmişle yaşayan biri değilimdir. Geçmişi arkamda bırakmayı bilirim ama bu söz tekrardan benim içimde bir kıvılcım oluşturdu.  Insanın sevgiye sevilmeye ne kadar ihtiyacı olan bir varlık olduğunu gösterdi bana.

Peki sevmek sevilmek bu kadar güzel ve basitken neden beceremiyoruz?

15 Haziran 2014 Pazar

Hayallerimiz

Şimdi benim bir arkadaşım var arkadaş denmez kardeş bile az kalır yanında öyle seviyorum yani. Neyse konu bu değil.. Biz ikimiz bir araya gelince hep hangi bölümü seçsek napsak diye mutlaka bir konuşma geçer aramızda her defasında daha değişik düşünceler ediniyorum ben ama hala kesin bir fikir yok benim aklımda ama arkadaşım kendine çok güzel bir kriter koydu yani gerçekten bayıldım.

Öncelikle ilerdeki mesleği mutlaka takım elbise giyebileceği bir iş olmalıymış. Arkadaş biraz süslü kiyafetine göre iş arıyor kendine.. Onun bu sevdasında dizilerin büyük bir payı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. .

Bir de öyle bir şey ki bu işte şirket açacakmış. Şöyle düşünmeyin arkadaşım böyle köklü zengin ailelerden gelmiyor, ben de kendi kendime dedim şirket açacak parayı şimdiden bulsun üniversitede kurtarsın kendini diye ama ben biraz kestirme düşünüyorum sanırım

Bu iş öyle bir iş olacak boş zamanlarında uğraşabileceği bir kafe açacak. Kendisi pasta börek yapmayı mutfakla uğraşmayı çok seviyor da..

Sanırım hepsi olmasa bile ben onun ileride başarılı bir iş kadını olacağını adım kadar biliyorum, çünkü istediğini elde etmeden pes etmeyen birisin sen Beyza bu yüzden seni hep takdir ediyorum. Her başarında ben yanında olacağım sana güveniyorum

Not: ben o sırada 3 çocuklu doğum kilosu vermeye uğraşan biri olmam umarım :(

14 Haziran 2014 Cumartesi

Ufak Bir Ders

Aklınızdan birini silmeniz istense kimi silerdiniz? En güzel anıları yaşadığınız kişiyi mi, sizi en çok üzen kişiyi mi veya başka birini mi?
Bugün bir film izledim. Belki tahmin etmişsinizdir filmin adını. Biraz karışık ama insana kendi içiyle yüzleşme fırsatı veriyor. Filmi izlerken sürekli düşündüm ben olsam kimi aklımdan hayatımdan çıkartırdım diye ama sonunda şu kararı verdim kimseyi aklımdan sildirmezdim. Sonuçta bana kötü anılardan başka bir şey bırakmayan insan bile bana birçok konuda ders verdi. Şu anda daha her şeyin farkında bir insan olmam da büyük bir payı var sadece ben bunun bedelini biraz zor ödedim. Kendi kendime bunu düşündükten sonra bu kadar iyimser olmayı kendime yakıştıramadım. Şaka bir yana içimden bir ses hepsini olmasa da bazı hatıraları silmek isterdim dedim. Tamam o zaman yaşarken her şey güzeldi ama sonra? Sonra işte güzel olmuyor hiçbir şey  sadece hayal kırıklığı o yüzden sadece benim canımı sıkan birkaç hatırayı silerdim. En azından biraz daha huzurlu olurdum böylece.
Aslında ne kadar her şeyi silsek de unutsak da bizim kalbimizde olan şeyi silemeyiz dimi? Unutulmayacak şeyler ne yaparsak yapalım her zaman bizimle önemli olan onlarla yaşamayı bilmek..

Anneanne Evi Klasikleri

Şimdi bir süre kafa dinlemek için en ideal yer bence anneanne evleri. Hem sakin oluyor hem de yeri geliyor yaşlı teyzelerden öyle güzel şeyler öğreniyorsun ki başka hiçbir yerde öğrenemeyeceğin türden..
Ama bir de bazı klasikler vardır ki aklıma hemen anneanne evlerini hatırlatır :)

1. Duvarda asılı arapça besmele
2. Kocaman bir sac ve tandır (off off orda ne güzel çörekler pişer)
3. Kiraz ağacı.  En azından benim anneannemin bahçesinde en az 40 yıllık bir kiraz ağacı var ama ben kaç yaşındayım bir kez bile olsun daha tırmanmadım.
4. Yüksek sedirler.
5. Bahçedeki ağaçlara dadanacak çocuklar için hazırlanmış uzun sopalar..
6. Önemli kişilerin numaralarının yazılıp duvara asıldığı bir kağıt
7. Tel dolaplar. Ben genelde camı olmayıp  cam yerine tül olan dolapların kapağını açmadan tülden elimi içeriye sokardım.
8. Yıllar önce bir gazetenin dağıttığı duvar saatleri
9. Kuzuların ırmaktan su içtiği duvar örtüsü
10. En önemlisi ailecek çekilen ve her zaman hasretle bakılan duvarda asılı aile fotoğrafı.

13 Haziran 2014 Cuma

Bugünün Konusu : Hayal Et!

Herkesin sınırsız istediği gibi yaptığı tek bir şey var o da hayal kurmak. Hayaller insan seçmez, zengin fakir, büyük küçük belirlemeden hayalleriyle yaşar.

Hayaller, bizi biz yapan bu hayatta insanlara yaşama gücü veren en önemli şey.  Hayal bu sonuçta deyip geçebilirsin de, o hayalle yaşayabilirsin de seçim senin..

Bazen çok hayal kurduğum için yadırganıyorum. Hayal bu sonuçta ister kurarım istersem yıkarım.. Hayal kurmak da paralı değil ya..


Seviyeli İnstagram

Şu instagram yüzünden özenmediğim insan kalmadı. Allahım herkesin hayatı ne kadar mükemmel demekten şükürsüz biri oldum çıktım. Hele bazıları var insan her yediğini mi koyar? Hiç mi utanma arlanma kalmadı ya kimsede ya karşındaki yiyemiyorsa? Yeter ya yeter.. Biz ki eskiden apartman içinde bile komşumuza bir tabak bir şey götürürken üstünü peçeteyle kapatırdık, şimdi elaleme göstermek için yiyoruz bazı şeyleri.
Tamamen görgüsüzlük bence, bu olayın başka bir izahı yok. Tamam kabul ediyorum, bunların çoğunu kıskançlığımdan diyorum ama can bu çekiyor napalım dimi? Yemek muhabbetini geçiyorum..

Şimdi yaz geldi ya gündüzleri deniz kumsal resimleri, akşamları o bar senin bu bar benim kokteyl resimleri havalarda uçuşacak. Bu konuda da yeterince dertliyim. Ben ki denizi olmayan, bozkır kokan bir şehirde (kesinlikle küçümsemiyorum) yaşıyorum deniz havasını içimize çekmek yılda sadece birkaç kez nasip oluyor, o kadar çok özeniyorum o kadar çok imreniyorum ki..

 Tabi sanatçıların ücretsiz reklamlarını yapan ''fan''lar da var. Bence o durum fazla abartılmadığı sürece güzel. Ama canım sen her saat başı o sanatçının resmini paylaşırsan sen fan olmuyorsun başka bir boyutta bir şey olup çıkıyorsun. Benim gibiler de düşünüyor acaba bu işten para mı alıyor? Kendi menajeri bu kadar reklam yapmıyordur diye. Anlayacağın tamam çok sev ama sevgini içinde yaşa be güzel kardeşim..

Ama şöyle bir şey de var merak ettiğimiz kişilerin, ünlülerin daha kendi hayatlarından karelerle birçok tahmin yapıyoruz hayatları hakkında. Biraz daha özele giriyoruz. Evinden tut kıyafetine makyajına kadar inceliyoruz. Hatta o kadar ki çoğu kişi acımasızlaşıp öyle eleştiri-yorumlar yapıyor ki bütün magazin muhabirleri yanlarında melek kalır.

Bu kadar saydım saydım ama en çok sevdiğim yanı kesinlikle insanların orda bir olay karşısında hemen bir arada birlik olması çok hoşuma gidiyor. Bu twitterda da böyle arada farklı sesler de çıkıyor ama çoğunluk birleşiyor, birlik oluyor. Üzüntüyü,sevinci,heyecanı bir arada yaşıyor işte o zaman da böyle sosyal mecraların gücünü çok iyi hissediyorum.

Her şey kararında güzel, instagram da..

12 Haziran 2014 Perşembe

Kararlıyım Dukan!

Geçen yazımdan sonra olayın ciddiyetine varıp,  yazın olacak olan kuzen düğünlerini de düşününce boğazıma bir "dur!" deme kararı aldım uygulaması baya zor olacak ama görebileceğim her yere aşağıdaki resmi koydum. Umarım bu sefer 3 günlük diyetlerimden biri olmaz, yoksa artık diyet yapmayı bırakıcam yeter bıktım..

Yalnız resim çok etkileyici değil mi?



Yiyip Yiyip Pişman Olmaktan Bıktım


Sürekli evde olduğum için yapacak şeyler de kısıtlı. Ya televizyon izliyorum ya da elime yapışan telefonumla uğraşıyorum. Tabi ben bunları yaparken bir elim boş durmasın istiyorum sürekli bir şeyleri yeme pozisyonundayım.
Sabah kalkıyorum zaten saat 12 olmuş oluyo benim de kahvaltı yapmayı sevmeme gibi bi huyum var bana eziyet geliyo her gün peynir zeytin yemek ama su böreği zeytinli açmalar varsa tabiki hayır demem :)
Kahvaltı faslı geçtikten sonra kendi köşeme çekiliyorum tabi o sırada bir Afrika ülkesini doyuracak miktarda yemek yiyorum.. cevizli sucuktan (yeni favorim), avuç avuç damla çikolataya kadar her türlü şeyi yiyorum
Akşam yemekleri en sevdiğimdir. 1 kase çorbanın yanında 2 ekmek bile yemişliğim vardır hele de salatalar.. off off bak yine acıktım, anlayacağın akşam yemeğinde de hiç az yiyim öğlen çok yedim diye düşünmüyorum
Ama bak çok iyi bir özelliğim vardır gece 10dan sonra hiçbir şey yemem. Biliyorum şu an içinden bir de beni yeseydin hayvan diyorsun.
Daha bunlar benim iyi günlerim bazen daha da delirip çok değişik menüler hazırlıyorum kendime, şimdi anlatıp korkutmak istemiyorum.
Gidiyim bi cevizli sucuk yiyim ya..

Fobim : Doğum Günleri

Hiçbir şeyden bu kadar nefret etmedim bu kadar bunalmadım bu kadar sıkılmadım doğum günlerinden sıkıldığım kadar.
Ben sadece başkalarının doğum gününü kutlamaktan değil kendi doğum günümü kutlamayı da sevmiyorum. Nedense bana yapay bir toplanma nedeni gibi geliyo. Küçükken bile doğum günü yaptığım yıl sayısı çok azdır. Öyle milletin toplanıp saçma sapan oyunların oynandığı hediyelerin verilmesi bir de hediyeyi ya beğenmezse stresi var off evlerden uzak aman aman. Şöyle bir olay da var tabii   iade-i ziyaret yerine geçen sen onun partisine o senin partine gelir. Hediyeler o sana ne aldıysa o düzeyde olmalı onun aldığından 5 kuruş fazla olmayacak. Bu olayı hâlâ çözemedim. .
Onun yerine bana sadece beni unutmadığını hissettiren bir şey yapsalar yeter. Ben böyle düşündüğüm için herkesin boyle düşünmesini bekliyorum nedense hep.. Bir sevgi sözcüğü bile yeterli geliyor bana doğum günlerinde yeter ki o doğum günü partisi adı verilen şey olmasın.
Doğum günlerinin amacı zaten sevdiğin kişinin doğumunu kutlamak değil midir?

Dizilerde Giyilmeyen Pijamalar

Yaz geldi ya ben başladım yine milyonlarca yeni eski dizi izlemeye. Her diziyi izlerken dikkat ettiğim tek konu vardır.Dizi ister zengin ister fakir dizisi olsun gündüzleri evde kimse pijamayla dolaşmaz.Benim gibi hayatını pijamayla geçirmiş birine göre bu çok ters bir olay, insanlar sabah oluyor tam takım giyiniyor şıkır şıkır akşama kadar öyle o kıyafetlerle dolanıyorlar.Tabi izlenen bir zengin dizisiyse gün içinde en az 3 kere kıyafet değiştiriliyor,akşam oluyor gece yatarken giyiliyor pijamalar..
Ya ben mi pijama kelimesinin anlamını yanlış biliyorum yoksa çok mu rahatıma düşkünüm anlamadım.Mesela birkaç dizi üzerinden örnek vereyim

1.Aşk-ı Memnu : Bihteri gün içinde bir spor bir de formal olmak üzere en az 2 kere üst değiştirirken görürdük.Hele akşam yemeklerindeki kıyafetleri bizim düğünlerde giydiğimiz türdendi.Neyse pijamaları - ki pijama demek o geceliğe hakaret olur- hele siyah bir geceliği vardı ki onu ben giysem yatarken kırışacak diye giymekten ödüm patlardı.Bakınız gündüzleri pijamaya dair bir şey yok..

2.Yaprak Dökümü : Tekin ailesi tam bir nazi kampından fırlamış gibi disiplinli bir aileydi malumunuz..Leyla ile Necla bile genç olmalarına rağmen hadi bugün de salaş dolaşalım evde dememiştir..Ailede herkes her zaman günlük kıyafetlerle dolaşırdı.Temizlik günlerinde bile Fikret o eteğini çıkartıp eşofman giymemiştir.Bu nasıl bir istikrar diye sormaktan kendimi alamıyorum..Gece yatarken yine herkes pijamaları giyerdi..Yukarıdaki Aşk-ı Memnu örneğindeki gibi şatafatlı bir gecelik filan yoktu tabii..

Ben de mi bir anormallik var sorarım size? İnsan kendi evinde rahat olmalı dimi? Yaşasın pijamayla bütün günü geçirme, yaşasın pijamayla bütünleşme!

Bugünün Konusu : Mutluluk

Bizim en büyük sorunumuz mutluluğu başkasından beklemek..Tek başımıza kendi ayaklarımızın üzerinde mutlu olamayacağımızı düşünmek.Her mutluluğu bir nedene bağlıyoruz, halbuki insan nedensiz yere mutlu olabilen bir varlıktır, biz bunu aklımızdan çıkarıyoruz.
Hayatımıza giren her insanın bize mutluluk verdiğini düşünüyoruz o kişiyi kaybettiğimiz zaman anında mutsuz suratsız biri olup çıkıyoruz hayatımız gibi mutluluğumuzu da birine bağımlı olarak yaşıyoruz ne yazık ki..
Tamam kabul ediyorum insan her zaman mutlu,hayata pembe gözlüklerle bakamaz. Benim dediğim sadece mutlu olmak için çok büyük şeyler beklemeyin mutluluk bazen elimizi dokunduğumuz anda bulabileceğimiz bir şeydir yeter ki elimizi uzatıp onu isteyelim en içten dileklerimizle.                                                                     Mutluluk samimi bir dost gibidir. En zor anında yeter ki onu iste, sadece ''mutlu olacağım'' de o seve seve gelecek bir dosttur..
                                                                                         

Kızım Benim





Ne kadar tatlı değil mi işte benim kızım ya ahh aynı ben ne kadar benziyoruz bir bilseniz. Ben nereye düştüm bu nasıl bir manyak diye düşünebilirsin ama önceden demiştim ben hayalleriyle mutlu olan biriyim. Ama bak düşünsene hepimizin hayallerinde böyle güzel yavrularımız olsa herkes daha pozitif olurdu dimi?

Lütfen bi maşallah der misin nazar değecek yavruma

11 Haziran 2014 Çarşamba

Mutluyuum

İlk ve en önemli onayları aldım. Çok ama çok mutluyum her arkadaşımın yazdıklarımı beğenmesinden o kadar mutluyum ki içimde sevinç naraları atıyorum ya ben bu kızları çok seviyorum.
Eda, Nisa, Gizem, Ayça sizi çok seviyorum çılgınlar :)

Bu Kadar Basit


Bizde seni seviyorum demenin 2 yolu vardır

1. Anneye söylenir
2. Herkese söylenir

Bu kadar basittir bizim için her şey bu kadar kolaydır anlamı büyük bir cümleyi bir çırpıda herkese her zaman söylemek.  Bunun nedeni o cümlenin gerçek anlamını bilmememizdir. "seni seviyorum" diyen herkesin bizi gerçekten sevdiğine inanırız ya da inanmak isteriz bu kadar masum mu her şey yoksa bu kadar saf mıyız bunu bilemiyoruz..

Saplantı Haline Gelen Duygularım

Baktım bana hayatımdaki erkeklerden hayır yok ben de ulaşamayacağım kişilere sardım. Yalnız öyle böyle bir sevme değil kan grubundan ayakkabı numarasına ve daha müstehcen şeylere kadar araştırıyorum.  Şimdi bu nasıl bir manyak diyebilirsiniz ama size de öneririm insan gerçekten onunla bir hayat yaşıyormuş gibi oluyor ya da ben şizofreni belirtileri gösteriyorum, emin değilim..
Neyse işte ben böyle saplantılı bir şekilde severken öyle abartmışım ki ne hayaller ne hayaller kurmuşum bunları arkadaşlarıma anlattıkça gözlerindeki bakışları çok komikti ama ciddiyetle dinlemişlerdi beni.
Ya ama tahmin edemezsin ben öyle böyle sevmiyorum yok burda anlatmakla olmayacak bu böyle çok seviyorum yani.
Bir an önce dünya kupası başlasa da gözlerim bayram etse..
Not: Deli değilim sadece Ronaldo hayranıyım(!)

İzlemeden ölmemelisin





Bitmesi büyük bir kayıp dediğim filmlerden biridir. Eğer hala izlemediysen zaman kaybetmeden izlemelisin.
Sonuçta zararın neresinden dönülürse kârdır.

Sürekli Depresyon Hallerim

Bana ne oluyorsa yazın oluyor.Tamam kışın da çok akıllı olduğum söylenemez ama o okul-ders-ev üçgeninden kaynaklanıyor.Millet yaz geliyor hoppa ne kadar mutluyum modundayken ben daha 1 hafta geçmeden oflamaya puflamaya başlıyorum.Bunun nedenini hala çözebilmiş değilim ama birkaç tahminim var.

1.Sürekli evde oturma-yatma pozisyonundayım bu yüzden de ayağa her kalktığımda bir baş dönmesi yer çekmesinden sürekli bayılıyorum ve bundan nefret ediyorum
2.Dışarıda gezmeyi sevmiyorum zaten burası küçücük bir şehir dışarıya bi çıkıyorum 10 arkadaş 5 hoca görmeden gelmiyorum.Stres oluyorum selam versem mi vermesem mi diye düşünürken..
3.Evde annem sürekli bir temizlik halinde ya yaz temizliği ya da kışa hazırlık derken ev hep bir faaliyet halinde..
4.Gün boyu magazinlerde tatil beldelerini gösterip bikinili arkadaşları gördükçe sinirden ağlamaktan da BIKTIM.
5.Amele yanığı olmuş kollarımı bronzlaştırmak için sabahın 7sinde balkona yatıp, akşamları kansızlıktan ölecekmiş hissi verdiren burun kanamalarımı saymıyorum bile
6.Sanırım ben eğlenmesini bilmiyorum

Hal böyle olunca ben yazın saçı başı dağınık orman kaçkını gibi dolanıyorum.Biri bir laf söyleyince hemen üstüme alınıyorum sürekli bi acaba bana mı laf soktu ne desem diye düşünürken beyin kıvrımlarım yanıyor iyice..Anlayacağınız bana yaz pek yaramıyor..
Ama bu kadar kötü depresif hallerimin yanında iyi şeyler de oluyor ablamla olağan haftalık kavgalarımızdan sonra canciğer kuzu sarması oluyoruz, yapmadığımız şey kalmıyor o zamanlar da yeni gülme stilleri bile buluyorum..
Ama yine de şükürsüzüm yok yok yok yaz bana yaramıyor..

Bugünün Konusu : Dostluk









Herkesin olmazsa olmazları vardır, bir an olsun uzak kalamadıkları şeyler,kişiler.Sanırım benimki de dostlarım.Onların yanında farklı bir kişiliğe bürünüyorum, mutlu oluyorum,ruhumun huzurla dolduğunu hissediyorum.
İnsanın çok arkadaşı vardır ama dostu bir elin parmağını geçmez,geçmemeli.Düşünün herkes arkadaşınız olabilir ama dostunuz olamaz.Dostluğu yapılan bir hareketle davranışla anlayamayız sadece hissederiz.Belki dedikodu yaparken bi anda belki mutfağı talan ederken belki de karşılıklı ağlaşırken hissederiz.
Ne kadar şanslı biriyim ki bana bu duyguları hissettiren dostlarım var çevremde.Biliyorum onlar bana güç sağlıyor, umut veriyor.Umarım hayatıma kattıkları değerin farkındadırlar hepsi.
Sizi çok seviyorum :)


Bu Sefer Farklı

Nasıl yapacağımı bilmediğim bir yola girdim..
Bu zamana kadar attığım adımın ilerisini düşünmeden hiç hareket etmedim.Bu sefer biraz damdan düşer gibi oldu her şey plansız,zamansız.Biraz da böyle denemeye karar verdim sonuçta düşündün de noldu demekten kendimi alamadığım birçok şey yaptım o yüzden şu an sadece bugünü düşünerek hareket ediyorum ilerisine karışmıyorum.
Umarım şans benimle olur..